25 Aralık 2012 Salı

TV Böyle İzlenir

Hafif bir soğuk algınlığı geçiriyor Mira. Burnu akınca koşturuyor hemen silinsin diye. Gözleri sulanıyor hafiften. Hiç hali de yok. Kafayı koyduğu yerde kalıyor, yatıveriyor.

TV de böyle izleniyor. 


21 Aralık 2012 Cuma

Büyüyoruz...

Uykular sorun hala. Bir türlü oturtamadık. Zaten çok hafif uykusu ama biz göz açıp bakma seviyesini geçtik. Artık minik bir sesle birlikte yatakta oturur pozisyona geçiyor kuzum. Bir de gözleri kısıyor, şirin şirin gülümsüyor. "Annecim kızma bak çok şirinim" modunda hem de. Kendi kendine uyuyacağı günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Çünkü hala emerek uyuyor.

Kendi kendine çatalla meyva yemeyi çok seviyor Mira. Minik minik kesiyoruz. O da batırıp batırıp götürüyor ağzına. Çiğneme kısmını atlamaya çalışıyor ama :) Elini yıkadıktan sonra koşturup kremi gösteriyor. Elleri kremleniyor. Sonra da evdeki herkese koklatılıyor o el. Bir de bir gözlüğümüz var. Onu takıp takıp geziyoruz.



Hmmm başka başka.. Her müzik sesine ki bu reklam müziği bile olsa oynuyor. Büyüdüğünde naz yaparsa bu günleri anlatmalıyım kendisine. Kalça kıvırmada gayet başarılıydın diyerek. Her sözü anlıyor, her komuta yanıt veriyor. Ama hala sözcükler sınırlı… En sevdiği şey tuvalet kağıdını kaçırıp bir köşede parça pinçik etmek. İşte bu da kanıtı :))



Bu arada Aralık 15de minik Revna da doğdu. Halamızın ilk bebeği. Mira'nın papucu dama atılır mı bilmem de kendisi bebekle hiç ilgilenmedi. Ağladığında, emerken, ya da onla ilgilenilirken. Şöyle bir baktı ve kafasını çevirdi. Muhatap almadı :) Büyüdüklerinde bir olup bizi perişan edeceklerini düşünüyoruz yine de.




14 Aralık 2012 Cuma

Bitter

Çikolata sevmiyor benim kızım diyordum. O tam bir turşucu. Ama hatun bitter-sever çıktı. Bu kadar mı benzenir anneanneye :)


21

12 Aralık 2012 Çarşamba

Gıt Gıt Gıt!


Bir tavuk resmi gördük ve günümüz şenlendi.
-Kızım tavuk nasıl yapıyor? Bak böyle; Gıt gıt gıt
Tekrara gerek kalmadı. O kadar eğlendi ki. Resmi gördükçe, tavuk sözünü duydukça zıpladı.

5 Aralık 2012 Çarşamba

Kavga!


Anlamsız bir dilde kavga ediyoruz.
Hayırı çok güzel anlıyor. Ama işine gelmiyor. Koltuğun tepesine çıkıp atlamaya çalışıyor. "Hayır Mira! Düşersin, canın acır" dediğimde de o en ciddi ifade takınılıyor, kaşlar çatılıyor ve başlanıyor "Acuduba cucu duşaş dabuua aaaa" Söyleniyor da söyleniyor.

İnatçı, mücadeleci. Evet evet tam istediğim gibi :) 



27 Kasım 2012 Salı

Sodaya bayılıyoruz!

Amacım video koymaktı, ama yüklü bir dosyaymış. Meleğim şişeden birşeyler içmeye bayılıyor. Önce bu sevgi sadece sodaya karşı sandık ama değilmiş. E ne yapılıyor? O mutlu olsun diye boş şişeye su konuluyor! Yavrukuş da afiyetle gülücükler eşliğinde içiyor... 





Şuuuuuuş!!

Dudaklar şişiriliyor, gözler kocaman açılıyor. Şuuuuş deniyor. Su istiyoruz evet...


26 Ekim 2012 Cuma

İlk gezi



Ve melegimle ilk tatil...Yanimda misil misil uyurken yaziyorum. Bati Karadeniz gezisi yapalim dedik. Belki işe yarar diye de ters psikoloji uyguladık; kizima canavar, cadi demeyin diye tembihledim anneanneyle teyzeyi ama i ih ise yaramadi. Huysuzlugu tutunca icine chucky kaciyo kizimin :))
Hayvan gormeyiversin yaygara kopuyor, cunku o hayvana ne cins olursa olsun mutlaka dokunulmak isteniyor. Buna kedi, kopek ve kus dahilken bu minik gezi sayesinde at, esek, inek ve okuz de eklendi :)

21 Ekim 2012 Pazar

Köpek Tüyü

Bugün bir köpek gördük ki kendisi minik bir terrier oluyor. Bende önce bir panik, bizimkine havlayacak o da korkacak köpekten bir ömür boyunca. Ama allahtan uslu bir şeymiş. Yalana yalana hızlı nefes alışlarla geldi. Patilerinin üzerine kalktığında aynı boyda oldular Mira'yla. Kuzum da sarıldı ona sıkıca. Kahkahalar eşliğinde bir iki adım da attı aslında. Sonra hop bir hapşuruk. Sonra 2... 4 ü buldu toplamda ara ara. Ama güneş yüzünden mi, hafif bir esinti yüzünden mi, yoksa köpek tüyü yüzünden mi bilemedim. Hoş kedi tüyüne karşı bir semptom oluşmamıştı... Yaşayıp göreceğiz :)


Zamanın ötesinden gelen edit; Yokmuş alerjisi falan, mutluyum! :)



3 Ekim 2012 Çarşamba

İlk Doğum Günü

24 kişiydik toplamda. Bizim ev ve Mira alışkın değil tabi bu kadar kalabalığa. Önce şaşırdı ama sonra uyum sağladı. Demir'le dolandılar. Oyuncaklarını paylaştı. Hatta ondan ilk öpücüğünü bile almış, ama ben ne yazık ki bunu kaçırdım. :( Kızımın ilk öpücüğüne şahit olamadım! Aaaah ne acı! :)

Prenses gibi oldu benim meleğim. Pastası Karafırın'dandı. Tam da onun sevdiği gibi çikolatalı ve muzlu.
Mum üflendiği anda alkış kopunca korktu. Ama en güzeli de babasına bile pas vermemesiydi. Korktuğu anda, endişelendiği anda, şaşırdığı anda, kaçmak istediğinde hep beni istedi, bana uzattı o minik kollarını... E mest oldum ben de. Ufacık yüzünü boynuma gömdüğünde...

27 Eylül 2012 Perşembe

1. yaş

1 yaş yaklaşıyor. Son 3 gün. Seni ilk gördüğüm, sesini duyduğum, insan sevinçten bu kadar ağlayabilirmiş dediğim o günün üzerinden tam 1 yıl geçmiş olacak. Kollarıma aldığımda, teninin sıcaklığı ile ısındı kalbim. Kocaman bir sevgi yerleşti içime nereden geldiğini bir türlü bilemediğim. Ben sayende büyüdüm meleğim.  Başına dayadığımda burnumu; kokunu ilk duyduğumda anladım ki bağımlınım artık. Ben bu koku olmadan nefes alamam bir daha...
Minik ellerin, minik burnun, çatık kaşların, kocaman gözlerin... Günden güne büyüyen bedenin, günden güne büyüyen sevgim... Sevgimiz...
Biliyorduk aslında babanla; hayatımızın artık asla eskisi gibi olamayacağını. O tembel hafta sonları, uykudan şişmiş gözler, 2 kişilik bir hayat...
Hastaneden ilk geldiğimiz gün, yo yo benim için hastanedeki ilk gün tüm dengelerin alt üst olduğu gündü işte. Sürekli acıkan, altına yapan, huysuzlanan, çıt sesine uyanan bir melekle baş başa kaldığımız o an...
Uykusuz geceler, gazın yüzünden evde kaç bilmem tur attığımız günler, 1 gün kaka yapmadın diye endişeden delirip ertesi gün o leş bezini gördüğümüzde babanla birbirimize sarılıp fotoğrafını çekmemiz... Daha altına bez koyamadan üstümüzü yatağımızı batırman :) Ağlaman, ağlaman, ağlaman...
Zor değil mi? Ne çok OOOF! dedirten anlar... Ama inan değil, anne olunca anlayacaksın bunu... Biliyorum bu cümleyi çok kullanacağım sana. Ben anne olduğumda anladım çünkü tüm bunlara of denmediğini. Sen de o zaman anlayacaksın işte. Çünkü tüm bu sıkıntılardan sonra sen gülümsediğinde, huzurlu bir uykuya daldığında, geğirdiğinde, osurduğunda (gülme... bir bebek için önemli bunlar :) bizim için güneş doğuyordu işte o minik evimize...
Sen nefesimsin kızım, gözümsün, kalbimsin, beynimsin... Sen beni endişeden binlerce kez öldüren, güçlendiren, eğitenimsin. Sen ruhum, ömrüm, gülüşüm, bebeğimsin... Sen benim biricik meleğimsin.
İyi ki doğmuşsun,
İyi ki benim kızım olmuşsun.
Seni çok ama çok seviyorum...




12 Eylül 2012 Çarşamba

31 Ağustos 2012 Cuma

Keyfimiz yok ki!

Hasta olduk azıcık...
Hem gazımız vardı, hem de 4. dişimiz patlamaya çalışıyordu, hiç keyfimiz yoktu bu yüzden :(
Sıcak su torbamıza sarılıp baby tv izledik birlikte...


28 Ağustos 2012 Salı

Adımlar

Desteksiz adımlar atıyorsun artık bitanem. Önce 1 sonra 2 dün 5e kadar çıktı bu. Sonra pat yere. Popişinin üstüne.
Bir yanım büyümeni istiyor. Ki sen de bu durumu istiyor gibisin. Çünkü bir şeyleri anlatamadığın ve ben anlamadığım zaman sinirleniyorsun. "Ih ıııh" diye gösteriyorsun minik parmaklarınla ya da atıyorsun kafanı arkaya "aaaaa" diyorsun :)
Ama diğer yanım hep benim minik kuzum olmanı istiyor. Biliyorum 30 yaşına da gelsen minik kuzum olacaksın ama işte o hayranlık dolu meraklı gözlerle bana bakışın, o harika gülümsemen, o bebek kokun, o sarılışın göğsüme... Ne bileyim karışığım bu aralar.
Seni çok ama çok seviyorum. Tüm bildiğim bu...

24 Ağustos 2012 Cuma

Sen Ağlama

Seni sakinleştiren şarkı bu işte...
Mırıldanıyorum ve sen dinliyorsun beni :)

Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce 
Güzel yüzün yanakların ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanır

Gece gökyüzünden bir damla yaş düşünce
Bahar gelir tüm çiçekler ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanır 

Sen ağlama bir damla göz yaşın yeter
Sen üzülme gülüm gamzende güllerin biter
Yollarıma taş koysalar döneceğim 
Gözlerinden yaşlarını sileceğim

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Bugün Bayram

İlk harçlık anneanneden!
İlk bayramlık anne+babadan!
El öpme faslı olmadı ama ilk öpücük anneye! :)
Bunlar ilklere dair notlar...

İlk kez civciv yo yo ilk kez piliçle yakın temas da bugün sağlandı.
Ama hep çok mutluydun bitanem, hep güldü o güzel gözlerin.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Pony!

3. dişimizi kutladığımız bugünlerde (-ki kendisi zoru başararak üst çaprazdan çıkmıştır!) babamızın aldığı pony  ile pek haşır neşiriz. Her ne kadar ayakların yere değmese de üstüne çıktığındaki sevincin ve sallanman çok şirin. Tabi ki diğer her şey gibi çok uzun süre dayanmıyor senin muhteşem odaklanma sürene. İniliyor ve yeni bir ilgi nesnesi bulunmaya doğru yollanılıyor. Ve nedense bu hep zararlı bir şey oluyor... 


7 Ağustos 2012 Salı

Huysuz Mira

Ah! Bir huysuza aşık oldum ben!

Kızım bu ne huysuzluk? 2 yaş sendromuna 10 aylıkken mi girdin sen? Tatlısın tatlı, ama bir o kadar da inatçısın. Ağzını burnunu yiyesim geliyor bolca.

İşten geliyorum yorgun argın ama bir bakıyorum anneannenin pili benden de bitik. Ama sen maşallah daha yeni uyanmış gibi gözler fıldır fıldır hazırsın her türlü afacanlığa :)

Çıkıyoruz birlikte geziniyoruz sitede pusetinle. Sonra ver elini çocuk parkı.


Seni çok seviyorum bitanem.

2 Ağustos 2012 Perşembe

İsilik!

İsilik oldu benim meleğim.
İçim acıyor o minik pıtırcıkları görünce.
Bunun dışında canavarlığa devam tam gaz. 2 dk yalnız bırakmaya gelmiyor. Hemen tv ünitesine çıkılıyor. Digiturk kutusu kucağa alınıyor. Ya da Tv oradan izlenmeye çalışılıyor...


31 Temmuz 2012 Salı

Tembel Annen

Ben çok boşladım buraya yazmayı kızım affet :)
10 aylık olacaksın yarın. 2 tane dişin var.
Ben başladım çalışmaya. Anneannen bakıyor sana gün içinde. Pazar akşamı geliyor. Cuma akşamı evine dönüyor. Oldukça yorucu bir tempo yani.
Aklım sende. Aklım evde. Bir yanım sana daha iyi bir rol model olmak için çalışmam lazım diyor. Bir yanım senli anları kaçırmaya değer mi diye düşünüyor. Ne olursa olsun her yanım aklım her daim sende. "Anneeeem" diye beni çağırışında. Sanırım bundan daha bir büyük mutluluk olamaz.
Mutluluk tanımlarımı değiştiriyorsun. İlk doğduğun zamanlar gülüşün için bunu diyordum. Gülüşün hala favorim ama şu ara "Anne" demen daha büyük mutluluk. Bilemiyorum ileride neler olacak.
Bu zamana kadar hep sana yazdım. Ama bundan sonra seni anlatabilirim buradan. Mira bunu yaptı, Mira şunu yaptı, bunu dedi diye.
İleride okurken bakalım neler düşüneceksin.
AAh tabi tembel annen buna devam edebilirse. :)

Seni çok seviyorum minik kuzum :)

4 Haziran 2012 Pazartesi

İlk İnci

İlk dişimiz patladı!
İzmir'de babaanne ziyaretinde hem de bitanem. Üstelik babanla annenin birlikteliğinin 6. yıl dönümünde.
Önemli günleri hiç atlamıyorsun kızım. Sayende tarih yeniden yazılıyor :)
Mehmet deden görmüş gibi davrandık ilk. O da hediye almak zorunda kaldı. Hani dişi ilk gören hediye alır ya bebişe. Normalde ben görmüştüm tabi ki ama ı ıh çaktırmadım. 1 çeyrek altını kaptık.
Mini mini bir incin var. Ucu tırtıklı tırtıklı böyle. Yerimmm!


29 Mayıs 2012 Salı

Emekliyoruzzz!

İlk emeklediğimiz gün!
İstanbul'un fethi falan değil. Mira'nın emeklemesi kutlanacak bugün! :)



3 Mayıs 2012 Perşembe

Aa o da bebek!

Sanırım gördüğün ilk bebekti Efnanur. Daha doğrusu uzun süre iletişimde olduğun ilk bebek!
Diyeceksin ki ne var bunda? Ama birbirinize aynı anda bakmanız ve senin gözlerindeki o ifade beni hep çok güldürdü :)


18 Nisan 2012 Çarşamba

Limon!

Bitanem; üzgünüm ama, herkesin ilk limon deneyiminin bir videosu olmalı bence :)

31 Mart 2012 Cumartesi

6 aylık olduk..

Yarın tam 6 aylık olacaksın bebeğim.
6 ay olacak yani seni kollarıma aldığım günden beri. O kadar büyüdün ve bir o kadar da küçüksün. Kokunu içime çekmeye doyamadığım, yüzüne bakarken gözyaşlarıma hakim olamadığım kızım; gülüşün dünyamı aydınlatıyor, göz yaşların ölmekten beter... O minik ayaklarınla neredeyse yürüyeceksin basabilsen. Ayakta duramıyorsun henüz güçsüzsün. Ama adım atmaya çalışıyorsun hemen. Gitme kızım. Benden uzaklaşma olmaz mı? Hep koynumda ol, hep koklayayım seni, hep bak bana o içi gülen, pırıl pırıl parlayan gözlerinle... Her gün daha da büyüyorsun, her gün daha da güzelleşiyorsun. Her gün daha da anlam kazanıyor bakışların, her gün daha da derinleşiyor gülümsemen. Ah benim en büyük aşkım, daha ne kadar sevebilirim seni?

Kameraya Şaşkın Bakışlar


17 Mart 2012 Cumartesi

Büyüyoruz.

Bitanem, minik kuzum;
Doktorun çorba ve meyve püresi verdi sana bu ay. Meyve ile pek aran yok. Ama çorbaya bayılıyorsun. Her kaşıkta "Mmmm mmm" ların güldürüyor bizi. En yakın zamanda konuyla ilgili bir video ile şenlenecek bu blog.
Artık "Hanimiş Mira?" "Yok" oyunlarını da anlıyorsun. 19.30 gibi uyuyorsun. Banyoyu çok seviyorsun. Eğer uyku saatini kaçırdıysak çok huysuz oluyorsun. Meme emmemek için çığlıklar atıyorsun :).
Ama ne yaparsan yap gözlerinin içiyle gülüyorsun. Ve o gözlerindeki pırıltıyla beni bambaşka diyarlara götürüyorsun. Sayende tüm hırslarımdan arındım. Çok az şey önemli artık benim için. Sen gerçekten bir meleksin. :)

16 Şubat 2012 Perşembe

Martılar...


[pro-player width='500' height='500' type='video' image='http://www.miralog.com/wp-content/uploads/2012/02/ger.mp4' streamer='http://www.miralog.com/wp-content/uploads/2012/02/ger.mp4']http://www.miralog.com/wp-content/uploads/2012/02/ger.mp4[/pro-player]

17 Ocak 2012 Salı

Huzurum

Güzel kızım,

Güya sık sık yazaktım, sana seni anlatacaktım.

Ama senle vakit geçirmek o kadar güzel ki kaçırıyorum ne yazık ki...
3.5 aylık bir meleksin. Şu anda yatağında dönenceni izliyorsun. Huzurlusun, mutlusun. Dualarım hiç üzülmemen için. Mümkün mü bu?

Kahkahalarla güldün bu ay. 2 kere. Sen güldün ben başladım ağlamaya. Hem de ne ağlamak hıçkıra hıçkıra... Koptuğum andı işte. Şükrediyorum. Bana her gülümsediğinde, memeden başını kaldırıp benimle konuşmaya çalıştığın her an... Aslında doğrusu seni izlediğim her an olmalı.

Bazen "ben de anne oldum ya, tey tey. " diyorum. Ama bazen de hep anneymişim gibi hissediyorum. Ben sanki hep seni bekledim. Tüm yolculuğum hep sana hazırlanmak içindi sanki. Mira... Seni çok seviyorum...